Meme Kanseri
Ne kadar erken o kadar iyi
Pandemi gölgesinde geçirdiğimiz bu yılda sonbaharın güzel aylarından Eylül’ü yolcu edip başka bir güzel ay olan Ekim ayına girdiğimizi farkedemediğimiz günlerdeyiz. Ekim ayı aynı zamanda biz kadınlar için ayrı özel, zira dünya üzerinde 28 milyondan fazla insanı etkileyip, neredeyse bir milyona yakın insanın ölümüne neden olan Covid 19 hastalığının dahi değiştiremediği istatistiki bir gerçek olan şu ki meme kanseri halen tüm dünyada ve ülkemizde kadınlar arasında en sık görülen kanser türü ve kadın kanserlerinde de ölümün birinci nedeni, bu nedenleEkim ayını tüm dünyada “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak koşulların el verdiğince etkinliklerle geçirerek her bir kadınımıza meme kanseri farkındalığı yaratmaya çalışıyoruz.
Meme kanseri memede çoğunlukla kontrolsüz hormon etkisiyle gelişen, genellikle ağrısız, düzensiz sınırlı kitle oluşturan, erken tanınmayıp tedavi edilmediğinde ilk önce koltuk altı lenf düğümlerine yayılıp sonrasında vücuda yayılıp ölüme neden olan başlıca kadın kanseri türüdür. Nadir de olsa erkeklerde de görülür. Özellikle 40 yaş sonrası kadınlarda görülme sıklığı her 10 yılda belirgin şekilde artmasına rağmen değişen beslenme şekilleri, hormon ve katkı maddeli yiyecekler, obezite, stres gibi faktörler nedeniyle ülkemizde de yirmili yaşlar gibi genç yaşlarda da görülmeye başlamıştır. Dünya üzerindeki her sekiz kadından birinin ömrü boyunca meme kanser olma riski vardır. Ülkemizde 2018 yılında 22345 kadına yeni tanı konmuş, aynı yıl 5452 kadın meme kanseri nedeniyle kaybedilmiştir. Teknolojideki ve tedavi modalitelerindeki tüm ilerlemelere, erken tanı koyma amaçlı yapılan tüm girişimlere rağmen yıllar içinde meme kanseri nedenli ölümlerin artması kadınlarımızı bilinçlendirme ve farkındalıklarını artırma yönünde daha fazla gayret göstermemiz gerçeğini karşımıza çıkarmaktadır.
Risk faktörlerine baktığımızda kadın olmak başlı başına bir risk faktörüdür. Kanserin alt türleri incelendiğinde en sık türü hormon bağımlı olduğundan uzun süre östrojen hormonuna maruziyet olup erken yaşta regl başlaması, geç menopoz, hiç gebelik olmaması, obezite, menopozda aşırı hormon ilacı kullanılması hormon etkin faktörlerdir. Obezite; yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı gibi bozukluklara neden olmasının yanında meme kanseri için de önemli bir risk faktörüdür. Özellikle menopoz sonrası göbek çevresinde artmış yağ dokusu birikiminde, yağ hücrelerinde östrojen hormonuna dönüşüm görüldüğünden risk artmaktadır.
Belirtiler değerlendirildiğinde herkesin aşağı yukarı bildiği meme başında çekinti, memeden kanlı akıntı, memede portakal kabuğu görüntüsü gibi belirtiler aslında meme kanserinin ileri evrelerinde görülen belirtilerdir. Meme kanserinin erken evresindeki tek belirtisi genellikle ağrısız, düzensiz sınırlı, sert kitledir. Çoğunlukla büyük hacimli memelerde ve derin yerleşimli olduğunda ele gelmeyebilir. Bu nedenle meme kontrollerinin aksatılmadan yapılması erken tanı için önemlidir. Yirmi yaşından itibaren her kadının ayda bir regl dönemini takip eden hafta kendi kendini muayene etmesi, yılda bir meme cerrahına muayene olması ve gerekiyorsa meme ultrasonografisinin yapılması, 40 yaş sonrası da bunlara ek olarak yıllık mamografi tetkiklerinin yapılmasının meme kanserine bağlı ölümleri %30 azalttığı yapılan bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır.
Meme kanseri için tarama programlarında kullanılan temel görüntüleme yöntemi mamografidir. Ancak meme yapısı ve doğurganlık çağı ile ilgili olarak 40 yaş sonrasında yılda bir yapılan doktor muayenesi ile birlikte yapılmalıdır. Meme kanserinin öncülü olan ve memede kanal boyunca kireçlenme ile giden lezyonlar mamografi ile yakalanırlar. Çok yoğun yapılı memelerde mamografinin göremeyeceği alanlar için genellikle meme ultrasonografisini de görüntülemelere ekleriz. Meme ultrasonografisi 40 yaş altı kadınlardaki ana görüntüleme yöntemidir. Memede muayene ve görüntülemelerde şüpheli herhangi bir kitle görüldüğünde mutlaka kalın iğne biyopsisi ile adı konmalıdır ki kitle takip mi edilecek yoksa kanser protokolüne mi geçilecek karar verelim. Memenin iyi huylu kitlelerinde belli aralıklarla takip yapılırken kanser saptandığında hasta yaşına ve yapılacak işleme göre meme MR görüntülemesi ve PET denilen görüntülemelere kadar ek tetkikler de gerekebilir.
Her kanserde olduğu gibi meme kanserinde de evreleme yapılacak tedavi şekli ve süresi, sonrasındaki takip ve kullanılacak ilaç protokolü ve yaşam beklentisi için çok önemlidir. Evre 1 dediğimizde sadece memede kitle ile yakalanan koltukaltına bile atlamamış olan kanserden bahsedilirken evre 4 dediğimizde uzak organlarda yayılım vardır. Erken evrede tedavi ile hastalık sonrası uzun yıllar sağlıklı yaşam mümkünken uzak organlara sıçrama olduğunda bu organların fonksiyonlarının bozulması sonucu ölümcül olmaktadır. Erken evrede tanı konulduğunda hastaya ve memeye yapılacak girişimler de daha küçük ve daha az travmatik olmaktadır. Önce ameliyat sonrası gereğinde kemoterapi dediğimiz ilaç tedavisi ve radyoterapi dediğimiz ışın tedavisi hastaya göre gerekli olmaktayken ileri evrelerde önce mutlaka kemoterapi yapılıp sonrasında kar zarar hesaplandıktan sonra cerrahi gereği değerlendirilmektedir. Günümüzde çok erken evrede yakalanan meme kanserinde çoğu zaman hastanın memesi korunmakta, sadece kanserli bölge çıkarılmakta, koltukaltı diseksiyonu dediğimiz koltukaltındaki lenf bezlerinin çıkarılması ve bunu takip edebilecek ileri dönemde ortaya çıkan kol şişmeleri ve fonksiyon kayıpları en aza indirilmekte, çoğu zaman kemoterapi gereği bile duyulmamakta ve beş senelik yakın takip döneminde herhangi bir nüks olmadığında meme kanseri geçiren kadın ile geçirmeyen kadın arasında fark kalmamaktadır. İleri evrelerde yakalandığında ise meme kanseri koltukaltı lenf yollarını aşıp, kan yolu ile de kemik, karaciğer, akciğer ve beyin gibi hayati organlara metastaz yapıp ölümlere neden olmaktadır. İşte bu nedenledir ki tüm teknolojik ilerlemelerin de yardımıyla, senelik hekim kontrolü ve hekimimizin yönlendireceği görüntülemeler ile birlikte her ay kendi kendimizi de kontrol ederek başımıza gelebilecek muhtemel bir meme kanserini erkenden farkedip gerekli tedaviler sonrası uzun ve sağlıklı yıllar yaşayabilelim. Unutmayalım ki ne kadar erken o kadar iyi…
Meme Kanseri Farkındalık Ayı -İstanbul Cerrahi Hastanesi