Kırklı yaşlardan itibaren çok sık görülen bir hastalıktan bahsediyoruz. Kırk yaşının üzerinde sokakta, sinemada, restoranda kısaca yakın çevrenizde karşılaştığınız insanları düşünün. İşte bu insanların 100 tanesinden 2 sinde bu hastalık var ve büyük çoğunluğu bunun farkında değil. Hem de bu hastalık teşhis edilip tedavisi yapılmaz ise 10 yıl gibi bir süre içinde hepsinin ciddi görme kaybı yaşaması kesin.

PRİMER AÇIK AÇILI GLOKOM ya da daha bilinen adıyla GÖZ TANSİYONU hastalığı. Hastalığın en önemli özelliği hiçbir şikayete yol açmadan, sinsi sinsi gözünüze zarar vermesi. Başladığını ve erken dönemde oluşturduğu hasarı anlamanız mümkün değil. Sadece düzenli göz muayeneleri ile tanı konabilir.

Hastalığın göz tansiyonu yüksekliği ve yaş dışında en önemli risk faktörü genetik yatkınlıktır. Birinci derece yakınlarında Göz Tansiyonu hastalığı olanlar 10-15 kat daha yüksek risk altındadır. Bunun dışında miyopi, ince kornea, sistemik damar hastalıkları, düşük vücut tansiyonu, migren önemli risk faktörleri arasında sayılabilir.

Göz tansiyonunun normal üst sınırı 19-20 mmHg dolaylarındadır. Yaşla bağlantılı olarak göz içi sıvısının dışa akım yollarında tıkanıklıklar oluşur ve tansiyon yükselir. Bu durum göz ile beyindeki görme merkezi arasındaki iletişimi sağlayan görme sinirinde hasar yaratmaya başlar. Hasar yavaş ve sinsi biçimde ilerler ve tedbir alınmaz ise körlük ile sonuçlanır.

Önemli olan hastalığın varlığını tespit etmektir. Bilimsel yöntemler ile tedavi ve uygun aralıklar ile takip edilir ise korkacak hiçbir şey yoktur. İşte bu yüzden 40 yaşından itibaren herkesin en az yılda bir kez düzenli göz muayenesinden geçmesi gerekmektedir.

Başladığımız gibi bitirelim: Aman bu sinsi hastalığın kurbanı olmayın.

Benzer Yazılar

Burun Estetiği (Rinoplasti)

Bebeklere Uyumayı Adım Adım Öğretin

Bronşektazi