Yaşlanma Ciltte 20’li Yaşlarda Başlar
Yaşlanma karşıtı anlamına da gelen anti-aging son zamanlarda güzel görünmenin önem kazanmasıyla birlikte güncel bir konu haline gelmiştir. Yaşlanma cildimizde 20’li yaşlarda başlar. Aile büyüklerimizden annemize baktığımızda kendi geleceğimizi, cildimizin yaşlanma durumunu kısmen görebiliriz.Saçlar ne zaman beyazlamaya başladı, göz çevreleri ve cildi ne zaman kırışmaya başladı, ne zamandan itibaren ne kadar derin kırışıyor gibi soruların yanıtları az çok kendimizdeki durumu tahmin etmemizi sağlar. ‘Yaşlanma karşıtı ürünleri, ne kadar geç kullanırsam o kadar iyi ‘ demek çok yanlış çünkü bakım ürünlerine başlamak için çok beklememek gerekiyor. Cildimizdeki kırışıklıklar artıp, derinleştikten sonra daha uzun ve hatta masraflı tedaviler gerekebilir.
Çizgilenme, gözeneklerde genişleme ve sarkma, donuk cilt, 20’li yaşlardan sonra sık sık yaşanılan cilt sorunlarıdır. Cildimiz hep o eski canlılığında kalacak sanıyoruz fakat yaş ilerledikçe, özellikle bu geçiş dönemlerinde sorunlar yaşamaya başlıyoruz. 25 yaş itibariyle artık cildimize daha titiz ve özenli davranmamız gerektiğini, içeriğini ve etkilerini bilmeden hatta test etmeden her ürünün alıp kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Her yaşın kullanılması gereken temizleme ve nemlendirme ürünleri farklıdır. Göz çevresi dikkat edilmesi en önemli olanlardan çünkü yaşlanma belirtilerini ilk görmeye başladığımız ve derinden yaşadığımız bölgedir. Beslenmemizden, mimik hareketlerimize kadar dikkat etmemiz gerekiyor. Doğal gıdalara yönelip katı yağlardan, kafeinden ve fast-food’tan uzak durmalıyız. Cilt dostu Omega3 açısından balık tüketimine ağırlık vermeliyiz. Yaş faktörü dışında, fazla makyaj yapmak, makyajla uyumak, uygun temizleyici kullanmamak, göz çevresini iyi temizleyememek gibi birçok dış faktörde kırışıklık sebebini oluşturur. Çizgiler inceyken kremler işe yarar ve yaşlanma etkilerini geciktirir. Erken yaşta kullanmaya başlamak koruyucu tedbirler almamızı sağlar, o yüzden yanlış bilinen ne kadar geç başlarsam o kadar iyi yöntemini tercih etmeyin.
Cilt bakım ürünlerinde önemli olan pahalı ürünler seçmek olmamalıdır. Özellikle yaşımıza cildimizin yapısına ihtiyacına göre ürünler tercih etmeliyiz. 20’li yaşların ortalarına geldiğimizde, cildin yapısında bulunan kollajen proteinin sentezi yavaşlamaya başlar. Bunun sonucu olarak ciltte hafif kırışıklıklar ve ince çizgiler belirir. Bu döneme ön yaşlanma dönemi denir. 30’lu yaşlarda cildinizin nem seviyesi düşmeye başlar ve artık ciltteki ince çizgiler daha belirgin hale gelir. Ciltteki kuruluk, cilt renginin daha cansız görünmesine neden olur. 30’lu yaşlarda artık cildinize daha güçlü anti-aging uygulamalar yapmak gereklidir. 40‘lı yaşlar, ciltteki kollajen yapım hızının çok düştüğü yaşlardır. Cilt bakımına tam anlamıyla başlanması gereken yaş dönemleridir. Artık yaşlanmaya karşı etkin ürünler kullanmanın tam zamanıdır.
Antioksidan içerikli ürünleri, dermokozmetik ürünleri tercih etmekte yarar vardır. Kişiye uygun cilt yapısına, dokusuna, kişinin beklentilerine yönelik karar verip izah etmek, anti-aging uygulamalarında kişinin tercihlerine uygun olan planı yapmak önemlidir.
Son zamanlarda anti-aging konusunda önemli gelişmeler kaydedilmektedir. Her geçen gün yeni teknolojik gelişmelerle birlikte bu alan oldukça genişlemekte ve yeni metodlar üretilmektedir. Özellikle fibrocell tedavisi PRP sıkça kullandığımız yöntemler arasında yer almaktadır. Botox, dolgu uygulamaları ve örümcek ağı tedavisi ile asma yöntemleri de tercih edilen uygulamalar arasında yer almaktadır.
Fibrocell yönteminde amaç cildin fibroblast hücrelerini vücut dışında doku kültürlerinde üretip tekrar deriye verme esasına dayanır. Fibroblast hücreleri derinin sağlamlığını, elastikliğini ve yumuşaklığını sağlayan kollajen, elastik, retiküler lifler üretirler, diğer yandan hyalüronik asit gibi cildin kalitesini ve nemlenmesini arttıran maddeler sentezlerler.
Fibrocell yönteminden nerelerde faydalanılır?
Yüz ve dekolte bölgesinde deri kalitesinin arttırılması ve kırışıklıkların azaltılması, yerçekimi ve yağ kaybı etkisiyle ortaya çıkan boyun ve çenede sarkma, akne izleri, yanık ve cerrahi skarların tedavisinde, yaşlanma sonucu canlılığını yitirmiş, gözenekli, mat deri yapısı olan kişilerde fibrocell yöntemi etkilidir.
Fibrocell yönteminde uygulanacak materyal nasıl elde edilir?
Öncelikle kulak arkasından 2-3 mm çapında bir doku parçası alınır laboratuvara gönderilir. Bu küçük deri parçasından saflaştırılan fibroblastlar 3-6 hafta içinde çoğaltılır. Yeni elde edilecek materyal 2. ve 3. Seanslarda kullanılır. Cilde ilk uygulama yapıldıktan sonra da laboratuvarda üretim sürdürülür. Yeni elde edilen solüsyonlar ikinci ve üçüncü seanslarda kullanılırlar. Öncelikle uygulama yapılacak bölge kremlerle uyuşturulur. Her uygulamada 20-40 milyon adet hücre deri içine verilmiş olur. Genellikle ayda bir tekrarlanan 3 seans sonunda tedavi tamamlanmış olur. İlk etkiler diğer yöntemlere göre daha geç ortaya çıkar. Ancak 6.ay ile 24.ay arasında giderek belirginleşen parlaklık, canlılık ile kırışıklıklarda belirgin azalma ortaya çıkar. Sonuç olarak kırışıklıkları ve sarkması azalmış, parlak canlı bir cilt ortaya çıkar. Elde edilen düzelmenin 5 yıl kadar sürebildiği gösterilmiştir. Öncelikle fibrocell sisteminin bir kök hücre yöntemi olması kişinin kendi dokusundan elde edilmesi sebebiyle alerji riski taşımaması önemlidir. Ciddi bir yan etki riski taşımaz. Bunun yanında etkinliğini uzun süre koruması (5yıl) önemlidir. Diğer yöntemlerle kombine edilmesinde sakınca yoktur
Örümcek ağı FTC tedavisi
Örümcek ağı tedavisi ameliyatsız yüz germe, canlandırma ve form kazandırma işlemidir. Yer çekimine ve ilerleyen yaşa bağlı olarak zaman içinde oluşan ince çizgiler, aynı zamanda sağlıksız beslenme ve sık kilo alıp vermeye bağlı olarak, daha da derinleşmeye başlar. Tüm bu süreç özellikle yüz bölgesinde sadece çizgilerin oluşmasına değil, aynı zamanda yanakların ve gıdığın sarkmasına, yüzün giderek ovalleşmesine neden olur. Yüzünüzdeki değişimi eski resimlere bakarak çok daha net bir şekilde anlamaya başlarsınız. Örümcek Ağı Tekniği işte bu noktada estetik cerrahiye alternatif, ameliyatsız yüz gençleştirme uygulaması olarak cildinizdeki olası sorunları çözümlenmesine fayda sağlar. Uygulama lokal anestezi altında cilt altına belirli kalınlıkta absorbe edilebilen ipler yerleştirilerek asma işlemidir. Etkisi 1 ayda başlar, yaklaşık etki 3 yıla kadar devam etmektedir. Komplikasyonu olmayan rahatlıkla uygulanabilen konforlu bir işlemdir. Kişi günlük hayatına devam edebilmektedir.
Somon DNA Gençlik Aşısı
Yaşlanma ve yaşlanmaya bağlı ciltte oluşan değişiklikler üzerine yapılan çalışmalarda bu değişimlerin temel nedenlerinin ciltte azalan proteinler olduğu ortaya çıkmıştır. Yine yapılan bilimsel araştırmalara göre ciltte eksilen proteinleri tamamlayabilen en iyi kaynağın somon balığı DNA’sı olduğu kanıtlanmıştır. Hem insan DNA’sına benzerliği hem de bu özelliğinden dolayı, cilt yenilenmesi, tazelenmesi ve anti-aging etkisi için somon balıklarından yararlanılmaktadır. Uygulama kriteri olarak yaşın önemli olmadığı yöntem, 20 yaşındaki bir gence de uygulanabilir. Yöntemin uygulanabilmesi için 3 boyutlu cilt altı analiz cihazı ile analiz yapılması gerekir. Analizde alınan verilerin incelenmesi ile kişinin bu yönteme ihtiyacı olup olmadığı ya da ne kadar süre ile nasıl uygulama yapılacağına karar verilir.
Somon DNA gençlik aşısı uygulamaları son yıllarda oldukça sık uyguladığımız yöntemlerden biridir. Nemlendirme işleminde, hyaluronik asit tedavisi ile cildin kaybettiği nem dengesinin düzene girmesi sağlanır ve asıl tedavi için cildin alt yapısı hazırlanır. Yaklaşık 2 hafta süren bu aşamada ardından asıl gençleşmeyi sağlayan ikinci aşamaya geçilir. Bu aşamada somon balıklarının sütünden elde edilen bir serum deri altına enjekte edilir. Bu uygulama ile birlikte cildin ihtiyaç duyduğu ancak yaşlanma, aşırı UV ışınları, sigara alkol gibi olumsuz etkenlerden dolayı sağlanamayan proteinler tamamlanır. Bu proteinlerin tamamlanması sonucunda ciltte gün içerisinde gençleşme sağlanır.
Sağlıksız yaşam tarzı, kötü beslenme, sigara dumanı, güneş ışınları ve yaşlılığa bağlı olarak göz çevresi, dudak çizgisi, alın bölgesinde oluşan kırışıklıkların, cildin nem dengesinin bozulması ve yer çekimine yenik düşmesi sonucu oluşan sarkmaların engellenip düzeltilmesi için deri altına mezoterapi yöntemi ile verilen somon DNA’sı cildin canlılığını kazanmasını sağlar. Canlanan ve tazelenen cilt kişilerde daha genç bir görünüme neden olacaktır. En etkili anti-aging uygulamalarından olan bu yöntem cilde farklı bir nemlilik kattığı için etkisi daha uzun süre devam eder. Bunların yanında hızlı kilo alıp verme sonucu oluşan vücut çatlaklarının çözümünde de somon DNA tedavisi kullanılabilmekteyiz. Bu cilt gençleştirme yönteminde bazen sadece somon balığı sütü kullanılırken bazen de cildin ihtiyacına göre mezoterapiyle birlikte vitamin takviyeleri de yapılabilir.